22 Mayıs 2012 Salı

Anayasa’nın Uygulanması ve Siyasi Hayat

Anayasa’nın Uygulanması ve Siyasi Hayat

Önceki anayasalarımıza göre daha ayrıntılı ve uzundur. 1961 Anayasası pek çok açıdan anayasa hukukumuza yenilikler getirmiştir. Bu anayasa, 1921 ve 1924 Anayasalarından farklı olarak bir Başlangıç bölümüne yer vermiş ve bunu esas metinden saymıştır. 2. maddesi cumhuriyetin niteliklerini sıralamıştır. Bunlar içinde devletin insan haklarına dayanması, aynı zamanda sosyal bir hukuk devleti olması önceki anayasalarımızda yer almayan özelliklerdir. 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre çok daha geniş ve ayrıntılı bir hak ve özgürlükler listesi sunmaktadır. Önceki Anayasadan farklı olarak sağlık, sosyal güvenlik, sendikal haklar gibi sosyal ve ekonomik haklar ilk kez bu anayasada yer bulmuştur. Siyasal partiler de, bu anayasada “demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru” olarak düzenlenmiş; siyasal partilerin mali denetimleri ile gerektiğinde kapatılmaları görevinin Anayasa Mahkemesi’ne verilmesi gibi bazı özel güvenceler öngörülmüştür. Bu anayasa, hak ve özgürlükleri saymakla yetinmemiş; hak ve özgürlüklerin kullanımının güçleştirilmesi ya da engellenmesini önleyici güvenceler de getirmiştir. Bu güvencelerin en önemlerinden biri, hak ve özgürlüğün özüne dokunulamayacağına ilişkin hükümdür.
1961 Anayasası’nın getirdiği bir başka yenilik egemenliğin kullanılışına ilişkindir. TBMM artık egemenliğin tek ve yegane temsilcisi değildir. Bundan böyle egemenlik, anayasanın koyduğu esaslara göre “yetkili organlar” eliyle kullanılacaktır. TBMM, bu yetkili organlardan yalnızca biridir. Yasama organının kuruluşu açısından bu anayasanın getirdiği yenilik çift meclis sistemidir. TBMM’nin bir kanadı genel oyla seçilen üyelerden oluşan Millet Meclisi; diğer kanadı ise, genel oyla işbaşına gelenlerin yanında, tabii senatörlük, atama gibi halk tarafından seçilmemiş üyelerin de yer aldığı Cumhuriyet Senatosudur.
Anayasa’nın yasama-yürütme ilişkileri açısından getirdiği yenilik, cumhurbaşkanı seçimi ile meclisin seçim döneminin birbirinden ayrılmasıdır. Bir kişi TBMM tarafından ve kendi içinden yedi yıl için en çok arka arkaya iki kez cumhurbaşkanı olarak seçilebilir. Ayrıca, cumhurbaşkanının tarafsızlığını sağlamak amacıyla seçilen kişinin varsa partisiyle ilişiğinin kesileceği ve TBMM üyeliğinin son bulacağı belirtilmiştir. Meclis üyesi olmayanların da bakan olarak atanması bu anayasayla olanaklı hale gelmiştir. Ayrıca gensoru yoluyla hükümetin düşürülmesi zorlaştırılmıştır. Milli Güvenlik Kurulu anayasal bir kurum haline gelmiştir. Anayasanın getirdiği bir başka yenilik de TRT ve üniversitelere özerklik tanınmasıdır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, hukuk devleti ilkesi ilk kez bu Anayasa’da ifade edilmiştir. Devletin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi tutulmasını gerektiren bu ilke, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu” biçimindeki hükümle Anayasada açıkça düzenlenmiştir. Yargı alanındaki en önemli yeniliklerden biri olan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu ve yasaların anayasaya uygunluğunu denetleme yetkisinin bu mahkemeye verilmesi de hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesi açısından önemlidir. Böylece yalnızca idarenin işlemleri değil, yasalar da yargı denetimi içine sokulmuştur. Seçim yargısının da anayasal güvenceye kavuşturulması hukuk devleti ilkesiyle ilgili bu Anayasada yer alan bir diğer önemli yeniliktir. Bundan başka yargıçların altmış beş yaşından önce kendi istekleri dışında emekliye ayrılamaması; yargıçların özlük işlerine bakmak üzere Yüksek Hakimler Kurulu’nun kurulması gibi mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç güvencesine ilişkin düzenlemeler de hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesini sağlayan hükümler arasındadır.
1961 Anayasası 1971 ve 1973 yıllarında önemli değişikliklere uğramıştır. Bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi; üniversite özerkliğinin zayıflatılması; TRT’nin özerkliğinin kaldırılması; Devlet Güvenlik Mahkemelerinin oluşturulması; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kurulması ve asker kişilerle ilgili eylem ve işlemlerin yargısal denetiminin Danıştay’dan alınıp bu mahkemeye verilmesi; sivillerin askeri nitelikte olmayan suçlardan dolayı yargılanmasının olanaklı hale getirilmesi; bütün temel hak ve özgürlükler için geçerli olan genel bir sınırlama maddesi konması; sınırlama nedenlerinin artırılması söz konusu değişikliklere örnek olarak verilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder