12 Haziran 1215 tarihinde bir şeyler olmuş
İngiltere’de. Kral John’a karşı, Papa III. İnnocent ve
baronlar ayaklanmışlar. Sonunda da bir anlaşmaya varılmış, Magna
Carta denen.
Magna Carta Liberatum (Büyük Özgürlük Fermanı) diye
adlandırılan bu anlaşma ile İngiliz Kralı ve din büyükleri ile baronlar
arasında bir sözleşme imzalanmış. Ki, bunu İngiliz Halkı ile Kral
arasında (Yurtsuz John) hak ve hukuk konusunda oluşan bir sözleşme olarak kabul
etmek gerekir. Ülkelerin anayasalara bağlı olarak yönetilmesi konusunda da
bir ilk olmak gibi tarihsel değeri vardır.
Magna Carta, ülke yönetimi için toplum güçleri arasında bir
denge oluşturmuş metindir. O güne kadar sonsuz sayılan Kral
yetkileri, din adamları, baronlar ve kısmen de halk adına sınırlanmıştır.
Manga Carta, toplam 63 maddelik bir sözleşmedir. Zaman
zaman yürürlüğü sekteye uğramış ve 44 kez tahta çıkan krallara yeniden
onaylatılmıştır.
Magna Carta’nın birçok maddesi önemli olmakla birlikte,
Özellikle üç konu öne çıkar;
- Yürürlükteki
yasaların uygulaması olmadan kişilerin tevkif, hapis, malının elinden alınması
söz konusu olamaz.
- Adalet
satılamaz, geciktirilemez ve hiçbir vatandaş ondan yoksun tutulamaz.
- Yasalar
dışında hiçbir vergi, kilise adamları ve baronlardan oluşan kurula danışılmadan
alınamaz.
Uluslararası hukuk adına ise örnek sayılan öz maddesi 39.
Madde hükmüdür;
“Özgür hiç kimse, kendi benzerleri tarafından ülke
kanunlarına göre yasal şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak,
hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan
edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya herhangi bir nedenle zarara
uğratılmayacaktır”.
Magna Carta, bu örnek hukuki değeri nedeni ile insan hakları
adına emsal bir metin kabul edilmiştir.
Örneğin; 1776 yılında kabul edilen A.B.D. Anayasası ve
Haklar Beyannamesi ile Maryland Kanunları içeriğinde, Magna Carta’nın 39.
Maddesi orijinal hali ile kullanılmış ve geçerli kılınmıştır.
Geriye dönüp bir bakarsak, Magna Carta, Osmanlı Devleti
içinde ışık olmuştur denebilir.
Mesela; 1808 yılında II. Mahmut ile Alemdar Mustafa Paşa
tarafından imzalanan Sened-i İttifak,bir Magna Carta rüzgârı olsa
gerektir.
Keza, 1839 tarihli olan anlaşma ki, Tanzimat Fermanı olarak
biliriz, Sultan Abdülmecid ile Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmış bir
Magna Carta esintisidir.
Hatta 1876 yılında Mithat Paşa tarafından hazırlanan ve II.
Abdülhamit tarafından onaylanan Kanun-i Esasi, biraz da Magna Carta
esprisi taşımaktadır.
***
Sonunda da neler geldi geçti ülkemiz gündeminden, hatta deve
kervanları geçti elekten demeliyiz ki, 2007 yılından itibaren ülke hukukuna bir
şeyler oluverdi. Balyoz, Ergenekon derken, yürürlükteki hukuk kuralları
unutulduğu gibi, evrensel hukuka maya sayılan ve Avrupa İnsan hakları
Sözleşmesi’ne temel olan Magna Carta’nın esamisi bile anılmaz ve anımsanmaz
oluverdi.
Acaba birileri Ankara’ya, Magna Carta Liberatum diye
tarihsel bir olgu vardır, lütfen anımsayınız diye bağırmalı mıdır?!.
***
Adalet söz konusu olunca da, Langston Hughes bakın
neler söylüyor (Sevgili Dost Mehmet Ali Sulutaş’ın tercümesi ve uyarlaması
ile);
“ Şu adalet kör bir tanrıça,
Ki onu biz siyahlar ezbere biliriz,
Mikrop kapmış yarasını örtmekte sargısı,
Ki o yara, belki bir zamanlar gören gözler
idiler!” Erdal
Akalın (05.07.2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder