22 Mayıs 2012 Salı

1924 ANAYASASI; TEŞKİLÂT- ESASİYE KANUNU

1924 ANAYASASI

TEŞKİLÂT-I ESÂSİYE KANÛNU
 
Kabul Tarihi: 20 Nisan 1340 (1924)             Kanun No: 491

Resmî Gazete, 24.04.1924
Düstur No: Tertip 3, Cilt 5, s.576
Birinci Fasıl
AHKÂM-I Ûmiyye
MADDE 1.- Türkiye Devleti bir Cumhûriyettir.
MADDE 2.- Türkiye Devletinin dîni, Dîn-i İslâmdır; resmî dili Türkçe’dir, makarrı Ankara şehridir.
11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 2.- Türkiye Devleti’nin resmî dili Türkçe’dir; makarrı Ankara şehridir.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 2.- Türkiye Devleti, Cumhûriyetçi, Milliyetçi, Hâlkçı, Devletçi, Laik ve İnkılâpçı’dır. Resmî dili Türkçe’dir. Makarrı Ankara şehridir.
MADDE 3.- Hâkimiyet bilâ kayd-ü-şart Milletindir.
MADDE 4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve hakîkî mümessili olup Millet nâmına hakk-ı hâkimiyeti istimâl eder.
MADDE 5.- Teşrî salâhiyeti ve icrâ kudreti Büyük Millet Meclisinde tecellî ve temerküz eder.
MADDE 6.- Meclis, Teşrî salâhiyetini bizzat istimal eder.
MADDE 7.- Meclis, icrâ salâhiyetini, kendi tarafından müntehap Reisicumhûr ve onun tâyin edeceği bir İcrâ Vekilleri Hey’eti marifetiyle istimal eder.
Meclis, Hükûmeti her vakit murâkabe ve ıskât edebilir.
MADDE 8.- Hakk-ı kazâ, Millet nâmına, usûlü ve kanûnu dairesinde müstakil mehâkim tarafından istimal olunur.
İkinci Fasıl
VAZİFE-İ TEŞRÎİYyE
MADDE 9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanûn-u mahsûsuna tevfîkan Millet tarafından müntehap meb’ûslardan müteşekkildir.
MADDE 10.- Onsekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk meb’ûsan intihabına iştirâk etmek hakkını haizdir.
5 Kânûn-u-evvel 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 10.- Yirmiiki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk meb’ûs seçmek hakkını hâizdir.
MADDE 11.- Otuz yaşını ikmal eden her erkek Türk meb’ûs intihap edilmek salâhiyetini haizdir.
5 Kânûn-u-evvel 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 11.- Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk meb’ûs seçilebilir.
MADDE 12.- Ecnebî hizmet-i resmîyesinde bulunanlar, mücâzat-ı terhibiye veya sirkat, sahtekarlık, dolandırıcılık, emniyeti sûîstimâl, hileli iflas cürümlerinden biriyle mahkûm olanlar, mahcurlar, tâbiiyet-i ecnebîye iddiasında bulunanlar, hukûk-u medeniyeden ıskât edilmiş olanlar, Türkçe okuyup yazmak bilmeyenler meb’ûs intihap olunamazlar.
MADDE 13.- Büyük Millet Meclisinin intihabı dört senede bir kere icrâ olunur.
Müddeti biten meb’ûsların tekrar intihap edilmeleri câizdir.
Sâbık Meclis, lâhik Meclisin içtimâına kadar devâm eder.
Yeni intihâbâtın icrâsına imkan görülmediği takdirde içtimâ devresinin bir sene temdidi câizdir.
Her meb’ûs yalnız kendini intihap eden dâirenin değil, umûm Milletin vekilidir.
MADDE 14.- Büyük Millet Meclisi, her sene Teşrîn-i-sânî ibtidasında dâvetsiz toplanır.
Meclis âzâsının memleket dahilinde devir, tedkik ve murâkabe vazifelerinin ihzarı ve teneffüs ve istirahatleri için senede altı aydan fazla tatili faaliyet edemez.
MADDE 15.- Kanûn teklif etmek hakkı Meclis âzâsına ve İcrâ Vekilleri Hey’etine âiddir.
MADDE 16.- Meb’ûslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar:
(Vatan ve Milletin saâdet ve selâmetine ve Milletin bilâkaydüşart hâkimiyetine mugâyir bir gâye takib etmeyeceğime ve Cumhûriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma “vallahi”).
11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 16.- Meb’ûslar Meclis’e iltihâk ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar:
“Vatan ve milletin saâdet ve selâmetine ve milletin bilâkaydüşart hâkimiyetine mugâyir ve gâye tâkib etmeyeceğime ve Cumhûriyet esaslarına sadâkatten ayrılmayacağıma nâmûsum üzerine söz veririm.”
MADDE 17.- Hiçbir meb’ûs Meclis dahilindeki rey ve mütelâasından ve beyanatından ve Meclisteki rey ve mütelaasının ve beyanatının Meclis haricinde irad ve izharından dolayı mes’ûl değildir. Gerek intihabından evvel gerek sonra aleyhine cürüm isnat olunan bir meb’ûsun maznunen isticvabı veya tevkifi veyahud muhakemesinin icrâsı Hey’et-i Umûmîyenin kararına menuttur. Cinaî cürm-ü meşhut bundan müstesnadır. Ancak bu takdirde makam-ı aidi Meclisi derhâl haberdâr etmekle mükelleftir. Bir meb’ûsun intihabından evvel veya sonra aleyhine sadır olmuş cezaî bir hükmün infazı meb’ûsluk müddetinin hitâmına tâlik olunur. Meb’ûsluk müddeti esnasında mürûr-u zaman cereyân etmez.
MADDE 18.- Meb’ûsların senevî tahsisatları kanûn-u mahsûs ile tâyin olunur.
MADDE 19.- Tâtil esnasında Reisicumhûr veya Meclis Reisi lüzûm görürse Meclisi içtimâa dâvet edebileceği gibi âzâdan beşte biri tarafından talep vukû bulursa Meclis Reisi dahi Meclisi içtimâa dâvet eder.
MADDE 20.- Meclis müzakeratı alenîdir ve harfiyen neşrolunur.
Fakat Nizamname-i Dahilîde münderiç şeraite tevfikan Meclis hafî celseler dahi akdedebilir ve hafî celseler müzakeratının neşri Meclisin kararına menuttur.
MADDE 21.- Meclis, müzakeratını kendi Nizamname-i Dahilîsi mûcibince icrâ eder.
MADDE 22.- Sual ve istizah ve Meclis tahkikatı Meclisin cümle-i salâhiyetinden olup şekl-i tatbiki Nizamname-i Dahilî ile tâyin olunur.
MADDE 23.- Meb’ûsluk ile Hükûmet memûriyeti bir zat uhdesinde içtimâ edemez.
MADDE 24.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Hey’et-i Umûmîyesi her Teşrîn-i-sânî iptidasında bir sene için kendisine bir Reis ve üç Reisvekili intihap eder.
MADDE 25.- İntihap devresinin hitâmından evvel Meclis aded-i mürettebinin ekseriyet-i mutlakasile intihâbât tecdit olunursa yeni içtimâ eden Meclisin intihap devresi ilk Teşrîn-i-sânîden başlar.
Teşrîn-i-sânîden evvel vaki olan içtimâ, fevkalâde bir içtimâ addolunur.
MADDE 26.- Büyük Millet Meclisi ahkâm-ı şer’iyyenin tenfîzi, kavâninin vaz’ı, tâdîli, tefsiri, fesih ve ilgası, Devletlerle mukâvele, muâhede ve sulh akdi, harp ilânı, muvâzene-i umûmîye-i mâliye ve Devletin umûm hesâb-ı katî kanûnlarının tetkik ve tasdiki, meskukat darbı inhisar ve mali taahhüdü mutâzâmmın mukavelat ve imtiyâzâtın tasdik ve feshi, umûmî ve hususî af ilânı, cezaların tahfif veya tahvili, tahkikat ve mücâzât-ı kanûniyenin tecili, mahkemelerden sadır olup kuvvetler ayrılığı teorisi’iyyet kesbetmiş olan idam hükümlerinin infâzı gibi, vezâifi bizzât kendi ifâ eder.
11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 26.- Büyük Millet Meclisi, kavâninin vaz’ı, tâdîli, tefsîri, fesih ve ilgâsı devletlerle mukâvele, muâhede ve sulh akdi, harp ilânı, muvâzene-i umûmîye-i maliye ve devletin umûm hesâb-ı kat’i kanûnlarının tetkik ve tasdîki, meskûkât darbı, inhisâr ve mâlî taahhüdü mutâzâmmın mukâvelât ve imtiyâzâtın tasdiki ve feshi, umûmî ve husûsî af ilânı, cezâların tahfif ve tahvîli, tahkikat ve mücâzât-ı kanûniyenin te’cili mahkemelerden sâdır olup kat’iyyet kesbetmiş olan idâm hükümlerinin infâzı gibi vezâifi bizzât kendi ifâ eder.
MADDE 27.- Bir meb’ûsun vatana hıyânet ve meb’ûsluğu zamanında irtikab töhmetlerinden biriyle müttehem olduğuna Türkiye Büyük Millet Meclisi Hey’et-i Umûmîyesi âzâ-yi mevcudesinin sülüsan-ı ekseriyet-i ârâsiyle karar verilir veyahut on ikinci maddede münderiç cerâimden biriyle mahkum olur ve mahkûmiyeti kaziye-i muhkeme hâlini alırsa meb’ûsluk sıfatı zâil olur.
MADDE 28.- İstifâ, esbâb-ı meşrûa dolayısiyle mahcûriyet, bilâ-mezuniyet ve mâzeret iki ay Meclise adem-i devâm veyahut memûriyet kabûlü hâllerinde meb’ûsluk sâkıt olur.
MADDE 29.- Yukardaki maddeler mûcibince meb’ûsluk sıfatı zâil veya sâkıt olan veyahut vefat eden meb’ûsun yerine bir diğeri intihap olunur.
MADDE 30.- Büyük Millet Meclisi kendi zâbıtasını Reisi marifetiyle tanzim ve idare eder.
Üçüncü Fasıl
VAZİFE-İ İCRÂİYyE
MADDE 31.- Türkiye Reiscumhûru Büyük Millet Meclisi Hey’et-i Umûmîyesi tarafından ve kendi âzâsı meyanından bir intihap devresi için intihap olunur. Vazifei Riyâset yeni Reisicumhûrun intihabına kadar devâm eder. Tekrar intihap olunmak câizdir.
MADDE 32.- Reisicumhûr Devletin Reisidir. Bu sıfatla merâsim-i mahsûsada Meclise ve lüzûm gördükçe İcrâ Vekilleri Hey’etine riyâset eder. Reisicumhûr Riyâseticumhûr makamında bulundukça Meclis münâkaşât ve müzâkerâtına iştirâk edemez ve rey veremez.
MADDE 33.- Reisicumhûr hastalık ve memleket haricinde seyahat gibi bir sebeple vezâifini ifâ edemezse veya vefât, istifâ vesair sebep dolayısiyle Cumhûriyet Riyâseti inhilâl ederse Büyük Millet Meclisi Reisi Vekaleten Reisicumhûr vazifesini ifâ eder.
MADDE 34.- Cumhûr Riyâsetinin inhilâlinde Meclis müçtemî ise yeni Reisicumhûru derhâl intihap eder.
Meclis müçtemî değilse Reis tarafından hemen içtimâa dâvet edilerek Reisicumhûr intihap edilir. Meclisin intihap devresi hitâm bulmuş veya intihâbâtın tecdidine karar verilmiş olursa Reisicumhûru gelecek Meclis intihap eder.
MADDE 35.- Reisicumhûr Meclis tarafından kabûl olunan kanûnları on gün zarfında ilân eder.
Teşkîlât-ı Esâsiye Kanûnu ile bütçe kanûnları müstesnâ olmak üzere ilânını muvâfık görmediği kanûnları bir daha müzâkere edilmek üzere esbâb-ı mûcîbesiyle birlikte kezâ on gün zarfında Meclise iade eder.
Meclis mezkûr kanûnu bu defa da kabûl ederse, onun ilânı Reisicumhûr için mecbûrîdir.
MADDE 36.- Reisicumhûr, her sene Teşrîn-i-sânîde Hükumetin geçen seneki faaliyetine ve o sene ittihaz edilmesi münasip görülen tedbirlere dair bir nutuk iradeder veyahut Başvekile kıraat ettirir.
MADDE 37.- Reisicumhûr ecnebî devletlerin nezdinde Türk Cumhûriyetinin siyâsî mümessillerini tâyin ve ecnebî devletlerin siyâsî mümessillerini kabûl eder.
MADDE 38.- Reisicumhûr intihabı akabinde ve Meclis huzurunda şu sûretle yemin eder:
 (Reisicumhûr sıfatiyle Cumhûriyet’in kanûnlarına ve hâkimiyet-i millîyye esâslarına riâyet ve bunların müdâfaa, Türk milletinin saâdetine sâdıkâne ve bütün kuvvetimle sarf-ı mesâû, Türk Devleti’ne teveccüh edecek her tehlikeyi kemâl-i şiddetle men, Türkiye’nin şân ve şerefini vikâye ve ilâya ve deruhde ettiğim vazîfenin icâbâtına hasr-ı nefs etmekten ayrılmayacağıma “Vallahi”)
11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 38.- Reisicumhûr, intihabı akabinde ve Meclis huzûrunda şu sûretle yemin eder:
“Reisicumhûr sıfatiyle Cumhûriyet’in kanûnlarına ve hâkimiyet-i millîyye esâslarına riâyet ve bunların müdâfaa, Türk milletinin saâdetine sâdıkâne ve bütün kuvvetimle sarf-ı mesâû, Türk Devleti’ne teveccüh edecek her tehlikeyi kemâl-i şiddetle men, Türkiye’nin şân ve şerefini vikâye ve ilâya ve deruhde ettiğim vazîfenin icâbâtına hasr-ı nefs etmekten ayrılmayacağıma nâmûsum üzerine söz veririm.”
MADDE 39.- Reisicumhûrun isdâr edeceği bilcümle mukarrerat Başvekil ile Vekil-i aidi tarafından imzâ olunur.
MADDE 40.- Başkumandanlık Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsîyet-i manevîyesinde mündemiç olup Reisicumhûr tarafından temsil olunur. Kuvâ-yi Harbiyenin emir ve kumandası hâzârda kanûnu mahsûsuna tevfikan Erkan-ı Harbiye-i Umûmîye Riyâsetine ve seferde İcrâ Vekilleri Hey’etinin inhası üzerine Reisicumhûr tarafından nasbedilecek zâta tevdî olunur.
MADDE 41.- Reisicumhûr, hıyâneti vataniye hâlinde Büyük Millet Meclisine karşı mes’ûldür. Reisicumhûrun isdâr edeceği bilcümle mukarrerattan mütevellid mes’ûliyet otuz dokuzuncu madde mûcibince mezkûr mukarreratı imzâ eden Başvekil ile Vekili aidine râcîdir.
Reisicumhûrun hususat-ı şahsîyesinden dolayı mes’ûliyeti lâzım geldikte işbu Teşkilat-ı Esasiyye Kanûnunun masuniyet-i teşrîiyeye taalluk eden on yedinci maddesi mûcibince hareket edilir.
MADDE 42.- Reisicumhûr, Hükumetin inhası üzerine dâimî malûliyet veya şeyhûhet gibi şahsî sebeplerden dolayı muayyen efradın cezalarını iskât veya tahfif edebilir. Reisicumhûr, Büyük Millet Meclisi tarafından itham edilerek mahkum olan Vekiller hakkında bu salâhiyeti istimal edemez.
MADDE 43.- Reisicumhûrun tahsisatı kanûnu mahsûs ile tâyin olunur.
MADDE 44.- Başvekil, Reisicumhûr canibinden ve Meclis âzâsı meyanından tâyin olunur. Sair Vekiller Başvekil tarafından, Meclis âzâsı arasından intihap olunarak Hey’et-i umûmîyesi Reisicumhûrun tasdikile Meclise arzolunur. Meclis müçtemî değilse arz keyfiyeti Meclisin içtimâına tâlik olunur.
Hükûmet hatt-ı hareket ve siyâsî nokta-i nâzârını âzâmi bir hafta zarfında Meclise bildirir ve itimâd talep eder.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 44.- Başvekil, Reisicumhûr cânibinden ve Meclis âzâzı meyânından tâyin olunur.
Sâir vekiller Başvekil tarafından Meclis âzâsı arasından intihab olunarak Hey’et-i umûmîyesi Reisicumhûr’un tasdîkile Meslis’e arz olunur.
Meclis, müçtemi değilse arz keyfiyeti Meclis’in içtimâına tâlûk olunur.
Hükûmet hatt-ı hareket ve siyâsî nokta-i nâzârını âzâmî bir hafta zarfında Meclis’e bildirir ve itimât talep eder.
Siyâsî Müsteşarları, Başvekil, Meclis âzâsı arasından seçerek Reisicumhûr’un tasdîkine arzeder
29 Teşrîn-i Sânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 44.- Başvekil, Reisicumhûr cânibinden ve Meclis âzâsı meyânından tâyî olunur.
Sâir vekiller Başvekil tarafından Meclis âzâsı arasından intihâb olunarak Hey’et-i umûmîyesi Reisicumhûr’un tasdîkile Meclise arzolunur.
Meclis müçtemi değilse arz keyfiyeti Meclis’in içtimâına tâlîk olunur.
Hükûmet hatt-ı hareket ve siyâsî nokta-i nâzârını âzâmî bir hafta zarfında Meclis’e bildirir ve itimât talep eder.
MADDE 45.- Vekiller Başvekilin riyâseti altında (İcrâ Vekilleri Hey’eti) ni teşkil ederler.
MADDE 46.- İcrâ Vekilleri Hey’eti Hükûmetin umûmî siyasetinden müştereken mes’ûldür.
Vekillerden her biri kendi salâhiyeti dairesindeki icrâattan ve maiyetinin ef’al ve muamelatından ve siyasetinin umûmî istikametinden münferiden mes’ûldür.
MADDE 47.- Vekillerin vazife ve mes’ûliyetleri kanûn-ı mahsûs ile tâyin olunur.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 47.- Vekillerin ve siyâsî müsteşarların vazîfe ve mes’ûliyetleri mahsûs kanûnla tâyîn olunur.
29 Teşrîn-i Sânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 47.- Vekillerin vazîfe ve mes’ûliyetleri mahsûs kanûnla tâyîn olunur.
MADDE 48.- Vekaletlerin adedi kanûnla tâyin olurur.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 48.- Vekâletlerin teşkîli tarzı, mahsûs kanûna tâbidir.
MADDE 49.- Mezun veyahut herhangi bir sebeble mazur olan bir Vekile, İcrâ Vekilleri Hey’et-i âzâsından bir diğeri muvakkaten niyabet eder. Ancak bir Vekil bir Vekaletten fazlasına niyabet edemez.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 49.- Mezûn ve herhangi bir sebeble mâzûr olan bir vekile İcrâ Vekilleri Hey’eti âzâsından biri muvakkaten niyâbet eder. Ancak bir vekil veyâ bir Siyâsî Müsteşar bir vekâletten fazlasına niyâbet edemez.
Siyâsî Müsteşar’ın vekile niyâbeti hâlinde kararnâmesi Meclis’e arzolunur.
29 Teşrîn-i Sânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 49.- Mezûn ve herhangi bir sebeble mâzûr olan bir vekile İcrâ Vekilleri Hey’eti âzâsından bir diğeri muvakketen niyâbet eder. Ancak bir vekil, bir vekâletten fazlasına niyâbet edemez.
MADDE 50.- Türkiye Büyük Millet Mecliisince İcrâ Vekillerinden birinin Dîvân-ı Âlîye sevkine dair verilen karar Vekaletten sukutunu dahi mutâzâmmındır.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 50.- İcrâ Vekilleri’nden veyâ Siyâsî Müsteşarlardan birinin Dîvân-ı Âlî’ye sevkine dâir Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce verilen karar Vekâlet veyâ Müsteşarlıktan sukûtu dahî mutâzâmmındır.
29 Teşrîn-i Sânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 50.- İcrâ Vekilleri’nden birinin Dîvân-ı Âlî’ye sevkine dâir Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce verilen karar Vekâletten sukûtu dahî mutâzâmmındır.
MADDE 51.- İdarî dava ve ihtilafları rü’yet ve Hükûmetçe ihzar ve tevdi olunacak kanûn layihâları ve imtiyaz mukavele ve şartnameleri üzerine beyanı mütalaa, gerek kendi kanûnu mahsûsu ve gerek kavânin-i sâire ile muayyen vezâifi ifâ etmek üzere bir Şûrâ-yı Devlet teşkil edilecektir. Şûrâ-yı Devletin rüesa ve âzâsı vezâif-i mühimmede bulunmuş, ilim, ihtisas tecrübeleri ile mütemeyyiz zevat meyanından Büyük Millet Meclisince intihap olunur.
MADDE 52.- İcrâ Vekilleri Hey’eti, kanûnların sûver-i tatbikiyesini irâe veyahut kanûnun emrettiği hususatı tesbit için ahkâm-ı cedideyi muhtevî olmamak ve Şura-yı Devletin nâzârı tetkikinden geçirilmek şartiyle nizamnameler tedvin eder.
Nizamnameler Reisicumhûrun imzâ ve ilâniyle mâmûlünbih olur.
Nizamnamelerin kavânine mugâyereti iddia olundukta bunun mercii hâlli Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Dördüncü Fasıl
KUVVE-İ KAZÂİYYE
MADDE 53.- Mahkemelerin teşkilatı, vazife ve salâhiyetleri kanûnla muayyendir.
MADDE 54.- Hâkimler bilcümle davaların muhakemesinde ve hükmünde müstakil ve her türlü müdahâlattan âzâde olup ancak kanûnun hükmüne tabidirler.
Mahkemelerin mukarreratını Türkiye Büyük Millet Meclisi ve İcrâ Vekilleri Hey’eti hiçbir veçhile tebdil ve tağyir ve tehir ve infaz-ı ahkâmına mümanâat edemez.
MADDE 55.- Hâkimler kanûnen muayyen olan usûl ve ahvâl haricinde azlolunamazlar.
MADDE 56.- Hâkimlerin evsafı, hukûku, vezâifi, maaş ve muhassasatları ve sûret-i nasıp ve azilleri kanûn-ı mahsûs ile tâyin olunur.
MADDE 57.- Hâkimler kanûnen muayyen vezâiften başka umûmî ve hususî hiçbir vazife deruhde edemezler.
MADDE 58.- Mahkemelerde muhakemat alenîdir.
Yalnız Usûl-i Muhakemat Kanûnu mûcibince bir muhakemenin hafîyyen cereyanına mahkeme karar verebilir.
MADDE 59.- Herkes, mahkeme huzûrunda hukûkunu müdâfaa için lüzûm gördüğü meşrû vesâiti istimâlde serbesttir.
MADDE 60.- Hiçbir mahkeme, vazife ve salâhiyeti dahilinde olan davaları rü’yetten imtinâ edemez. Vazife ve salâhiyet haricinde olan davalar ancak bir karar ile reddolunur.
DÎVÂN-I ÂLÎ
MADDE 61.- Vazifelerinden mümbais husûsatta İcrâ Vekilleriyle Şura-yı Devlet ve Mahkeme-i Temyiz rüese ve âzâsını ve Başmüddeiumûmîyi muhakeme etmek üzere bir (Dîvân-ı Âlî) teşkil edilir.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 61.- Vâzîfelerinden münbais husûsatta İcrâ Vekilleri ile Siyâsî Müsteşarları ve Şûrâ-yı Devlet ve Temyîz Mahkemesi rüesâsı ve âzâsını ve Cumhûriyet Başmüddeîumûmî’sini muhâkeme etmek üzere bir (Dîvân-ı Âlî) teşkîl edilir.
29 Teşrîn-i Sânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 61.- Vazîfelerinden münbais husûsatta İcrâ Vekilleri ile Şûrâ-yı Devlet ve Temyîz Mahkemesi rüesâ ve âzâsını ve Cumhûriyet Başmüddeiumûmî’sini muhâkeme etmek üzere bir Dîvân-ı Âlî teşkîl olunur.
MADDE 62.- Dîvân-ı Âlî âzâlığı için on biri Mahkeme-i Temyiz, onu Şûrâ-yı Devlet rüesa ve âzâsı meyanından ve kendi Hey’et-i Umûmîyeleri tarafından ledeliktiza rey-i hafî ile yirmibir zat intihap olunur.
Bu zevat rey-i hafî ve ekseriyet-i mutlaka ile içlerinden birini Reis ve birini Reis vekili intihap ederler.
MADDE 63.- Dîvân-ı Âlî bir Reis ve on dört âzâ ile teşekkül ve ekseriyet-i mutlaka ile karar ittihaz eder.
Mütebaki altı zat ledelicab Hey’etin noksanını ikmal için ihtiyat âzâ vaziyetindedirler. İşbu ihtiyat âzâ üçü Mahkeme-i Temyiz, üçü Şurayı Devletten müntehap âzâ arasından olmak üzere kur’a ile tefrik olunurlar.
Reisliğe ve Reis Vekilliğine intihap olunanlar bu kur’aya dahil olamazlar.
MADDE 64.- Dîvân-ı Âlînin müddeiumûmîliği Başmüddeiumûmîlik tarafından ifâ olunur.
MADDE 65.- Dîvân-ı Âlînin kararları kat’idir.
MADDE 66.- Dîvân-ı Âlî mevzu kanûnlara tevfikan muhakeme icrâ ve hüküm itâ eder.
MADDE 67.- Dîvân-ı Âlî görülen lüzûm üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi karariyle teşkil olunur.

Beşinci Fasıl
TÜRKLERİN HUKÛK-U âMMESİ
MADDE 68.- Her Türk hür doğar, hür yaşar.
Hürriyet, başkasına muzır olmıyacak her türlü tasarrufatta bulunmakdır.
Hukûk-u tabiîyeden olan hürriyetin herkes için hududu başkalarının hudûd-u hürriyetidir. Bu hudûd ancak kanûn mârifetiyle tesbit ve tâyin edilir.
MADDE 69.- Türkler kanûn nâzârında müsâvî ve bilâistisnâ kanûna riayetle mükelleftirler. Her türlü zümre, sınıf, aile ve fert imtiyâzları mülgâ ve memnûdur.
MADDE 70.- Şahsî masûniyet, vicdan, tefekkür, kelâm, neşir, seyahat, akit, sây ü amel, temellük ve tasarruf, içtimâ, cemiyet, şirket, hak ve hürriyetleri Türklerin tabiî hukûkundandır.
MADDE 71.- Can, mal, ırz, mesken her türlü taarruzdan masûndur.
MADDE 72.- Kanûnen muayyen olan ahvâl ve eşkâlden başka bir sûretle hiçbir kimse derdest ve tevkif edilemez.
MADDE 73.- İşkence, eziyet, müsadere ve angarya memnûdur.
MADDE 74.- Menafi-i umûmîye için lüzûmu usûlen tahukkuk etmedikçe ve kanûn-u mahsûs mûcibince değer bahâsı peşin verilmedikçe hiç bir kimsenin malı istimvâl ve mülkü istimlâk olunamaz.
Fevkalâde ahvâlde kanûn mûcibince tahmil olunacak nakdi,aynı ve sây ü amele mütaallik mükellefiyetler müstesnâ olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedâkârlığa icbar edilemez.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 74.- Umûmî menfaatler için lüzûmu, usûlüne göre anlaşılmadıkça ve mahsûs kanûnları mûcibince değer bahâsı peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimvâl ve mülkü istimlâk olunamaz.
Çiftçiye toprak sâhibi yapmak ve ormanları devlet tarafından idâre etmek için istimlâk olunacak arâzî ve ormanların istimlâk bedelleri ve bu bedellerin tedîyesi sûreti, mahsûs kanûnlarla tâyin olunur.
Fevkalâde hâllerde ve kanûna göre tahmîl olunacak para ve mal ve çalışmaya dâîr mükellefiyetler müstesnâ olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedâkârlık yapmağa zorlanamaz.
MADDE 75.- Hiçbir kimse mensup olduğu din, mezhep tarikat ve felsefî içtihadından dolayı muâheze edilemez. Âsâyiş, âdâb-ı muâşeret-i umûmîye ve kavânine mugâyir olmamak üzere her türlü âyinler serbesttir.
10 Kânûn-u-evvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 75.- Hiçbir kimse mensûb olduğu felsefî içtihâd, din ve mezhepten dolayı muâhaze edilemez. Âsâyiş ve umûmî muâşeret adabına ve kanûnlar hükümlerine aykırı bulunmamak üzere her türlü dînî âyinler yapılması serbesttir.
MADDE 76.- Kanûn ile muayyen olan usûl ve ahvâl hâricinde kimsenin meskenine girilemez ve üzeri taharri edilemez.
MADDE 77.- Matbûat, kanûn dairesinde serbesttir ve neşredilmeden evvel teftiş, muayeneye tâbi değildir.
MADDE 78.- Seferberlikte ve idare-i örfiye hâlinde veyahut müstevli emrazdan dolayı kanûnen müttehaz tedabir icabatından olarak vazedilecek takyidat müstesna olmak üzere seyahat hiçbir sûretle takyidata tâbi tutulamaz.
MADDE 79.- Ukûdun, sây ü amelin, temellük ve tasarrufun, içtimâatın, cemiyetlerin ve şirketlerin hudud-u hürriyeti kanûnlar ile musarrahtır.
MADDE 80.- Hükûmetin nezaret ve murâkabesi altında ve kanûn dairesinde her türlü tedrisat serbesttir.
MADDE 81.- Postalara verilen evrak, mektuplar ve her nevi emânetler salâhiyettar müstantik ve mahkeme kararı olmadıkça açılamaz ve telgraf ve telefon ile vaki olan muhaberatın mahremiyeti ihlal olunamaz.
MADDE 82.- Türkler, gerek şahıslarına, gerek ammeye mütaallik olarak kavânin ve nizamata muhâlif gördükleri husûsâtta merciine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine münferiden veya müçtemian ihbâr ve şikâyette bulunabilirler. Şahsa ait olarak vukû bulan müracaatın neticesi müstediye tahriren tebliği olunmak mecbûrîdir.
MADDE 83.- Hiçbir kimse kanûnen tâbi olduğu mahkemeden başka bir mahkemeye celp ve sevk olunamaz.
MADDE 84.- Vergi, devletin umûmî masarifine hâlkın iştirâki demektir.
Bu esasa mugâyir olarak hakiki veya hükmi şahıslar tarafından veya onlar nâmına rüsum, aşar ve sair tekalif alınması memnûdur.
MADDE 85.- Vergiler ancak bir kanûn ile tarh ve cibayet olunabilir.
Devlet, vilayet idarei hususîyeleri ve belediyelerce teamülen cibayet edilmekte olan rüsum ve tekalifin kanûnları tanzim edilinciye kadar kemakan cibayete devâm olunabilir.
MADDE 86.- Harb hâlinde veya harbi icab ettirecek bir vaziyet hudusunda veya isyan zuhurunda veyahut Vatan ve Cumhûriyet aleyhinde kuvvetli ve fiilî teşebbüsat vukûunu müeyyit kati emarat görüldükte İcrâ Vekilleri Hey’eti müddeti bir ayı tecavüz etmemek üzere umûmî veya mevziî idare-i örfîye ilân edebilir ve keyfiyet hemen Meclisin tasdikine arzolunur. Meclis idare-i örfîye müddetini indelicap tezyit veya tenkis edebilir. Meclis müçtemi değilse derhâl içtimâa dâvet olunur.
İdare-i örfîyenin fazla temadisi Meclisin kararına mütevakkıftır.
İdare-i örfîye, şahsî ve ikametgah masuniyetlerinin, matbuat, müraselat, cemiyet, şirket hürriyetlerinin muvakkaten takyit veya taliki demektir.
İdare-i örfîye mıntakasiyle bu mıntıka dahilinde tatbik olunacak ahkâm ve muamelatın sûreti icrâsı ve harb hâlinde dahi masuniyet ve hürriyetlerin tarz-ı takyid ve taliki kanûnla tesbit olunur.
MADDE 87.- İptidai tahsil bütün Türkler için mecbûrî ve Devlet mekteplerinde meccanîdir.
MADDE 88.- Türkiye ahâlisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibâriyle (Türk) ıtlak olunur.
Türkiye’de veya hariçte bir Türk babanın sulbünden doğan veyahut Türkiye’de mütemekkin bir ecnebî babanın sulbünden Türkiye’de doğup da memleket dahilinde ikâmet ve sinn-i rüşde vusûlünde resmen Türklüğü ihtiyar eden veyahut Vatandaşlık Kanûnu mûcibince Türklüğe kabûl olunan herkes Türktür. Türklük sıfatı kanûnen muayyen olan ahvâlde izâa edilir.
Altıncı Fasıl
MEVADDI MÜTEFERRİKA
VİLAYAT
MADDE 89.- Türkiye coğrafî vaziyet ve iktisadî münasebet nokta-i nâzârından vilâyetlere, vilâyetler kazâlara, kazâlar nahiyelere münkasımdır ve nahiyeler de kasaba ve köylerden terekküb eder.
MADDE 90.- Vilayetlerle şehir, kasaba ve köyler hükmî şahsîyeti haizdir.
MADDE 91.- Vilayetler umûru tevsî-i mezûniyet ve tefrik-i vezâif esası üzerine idare olunur.
MEMÛRİN
MADDE 92.- Hukûk-u siyâsîyeyi hâiz her Türk ehliyet ve istihkâkına göre Devlet memûriyetlerinde istihdâm olunmak hakkını haizdir.
MADDE 93.- Bilumûm memûrların evsâfı, hukûku, vezâifi, maaş ve muhassâsâtı ve sûret-i nasb ve azilleri ve terfi ve terakkileri kanûn-u mahsûs ile muayyendir.
MADDE 94.- Kanûna muhâlif olan umûrda âmire itâat memûru mes’ûliyetten kurtarmaz.
UMÛR-U MÂLİYE
MADDE 95.- Muvazene-i Umûmîye Kanûnu mütaallik olduğu sene-i mâliyenin duhûlünde mevkî-i icrâya konulabilmek için layihası ve merbût-u bütçeler ve cetveller nihayet Teşrîn-i-Sânî iptidasında Meclise takdim olunur.
10 Kânûn-u-evvel 1931 tarih ve 1893 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
MADDE 95.- Muvâzene-i Umûmîye Kanûn lâyihası ve buna bağlı bütçeler ve cetveller ile mülhak bütçeler Meclis’e mâlî yıl başından en az üç ay evvel takdîm olunur.
MADDE 96.- Devlet emvâlinden muvâzene hâricinde sarfiyât câiz değildir.
MADDE 97.- Muvâzene-i Umûmîye Kanûnunun hükmü bir seneye mahsûstur.
MADDE 98.- Hesâb-ı Kat’i Kanûnu mütaallik olduğu sene bütçesinin devre-i hesâbiyesi zarfında istihsâl olunan vâridât ile yine o sene vukû bulan tedîyatın hakîkî miktarını mübeyyin kanûndur. Bunun şekil ve taksîmatı Muvazene-i Umûmîye Kanûnuna tamâmiyle mütenâzır olacaktır.
TEŞKİLATI ESASİYE KANÛNUNA AİT ZAVABIT
MADDE 99.- Hesâb-ı Kat’i Kanûnunun layihası mütaallik olduğu senenin sonundan itibaren nihayet ikinci senenin Teşrîn-i-Sânîsinin iptidâsına kadar Büyük Millet Meclisine takdim olunmak mecbûrîdir.
MADDE 100.- Büyük Millet Meclisine merbut ve Devletin vâridat ve masârifâtını kanûn-ı mahsûsuna tevfikan murâkabe ile mükellef bir Divân-ı Muhâsebât müessestir.
MADDE 101.- Divan-ı Muhâsebât umûmî mutâbakât beyannâmesini taalluk ettiği Hesâb-ı Kat’i Kanûnunun Maliyece Büyük Millet Meclisine takdimi tarihinden itibaren nihâyet altı ay zarfında Meclise takdim eder.
MADDE 102.- İşbu Teşkilat-ı Esâsiyye Kanûnunun tâdîli aşağıdaki şeraite tâbidir:
Tâdîl teklifi Meclis âzâyı mürettebesinin laakal bir sülüsü tarafından imzâ olunmak şarttır.
Tâdîlat ancak aded-i mürettebin sülüsân-ı ekseriyet-i ârâsı ile kabûl olunabilir.
İşbu kanûnun şekl-i devletin Cumhûriyet olduğuna dair olan birinci maddesinin tâdîl ve tağyiri hiçbir sûretle teklif dahî edilemez.
MADDE 103.- Teşkilat-ı Esâsiyye Kanûnunun hiçbir maddesi, hiçbir sebep ve bahâne ile ihmâl veya tâtîl olunamaz.
Hiçbir kanûn Teşkilatı Esasiye Kanûnuna münâfî olamaz.
MADDE 104.- 1293 tarihli Kanûn-u Esâsî ile mevâdd-ı muaddelesi ve 20 Kanûn-u- Sani 1337 tarihli Teşkilat-ı Esâsiyye Kanûnu ve müzeyyelatı ve tâdîlatı mülgâdır.
MADDE 105.- Bu kanûn târih-i neşrinden itibâren mer’iyü’l-icrâdır.
MUVAKKAT MADDE-. Türkiye Büyük Millet Meclisine intihap edilen ve edilecek olan bilumûm mensûbîn-i askerîyenin tâbi olacakları şerâit hakkındaki 19 Kanûn-u-evvel 1339 tarihli Kanûn ahkâmı bâkîdir.
Bu muvakkat madde 24.12.1952 tarih ve 5997 sayılı Kanunla tekrar yürürlüğe konulan ve 31.12.1952 tarihli 8297 sayılı Resmî Gazete’de neşredilmiş olan metinde yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder